Şüphesiz ki Ramazan ayının dini gereklilikleri haricinde birçok güzel yönü var. İnsanların bir arada aynı sofrada buluşması, yemeklerini paylaşması, komşuluk ilişkilerindeki gelişmeler-iyileşmeler, eş, dost, akraba ziyaretlerinin artması, hiç tanımadığınız insanlarla iftar çadırlarında ya da Ramazan etkinliklerinde bir araya gelmek, yeni dostluklar kurmak, insanî değerlerin artması… Hatta Psikiyatr-Prof. Dr. Nevzat Tarhan psikolojik olarak bile insanlar için iyi olduğunu söylemiş.
Ancak Ramazan ayının kurumaya başlayan öyle bir güzelliği
var ki eminim çok kişi özlemiştir. Ramazan Davulcuları…
Osmanlı döneminde ortaya çıkan ve gelenekselleşen Ramazan Davulcuları, Mahya gibi diğer Müslüman ülkelerinde olmayan Türk geleneklerindendir. Ramazan Davulcusu sahur vaktinde mahallesinde sokak sokak dolaşarak insanları davul sesi ve mâniler ile uyandıran, eskiden pek bir güzel ve yararlı olup da şimdilerde maalesef zaman zaman sinir bozan, kavga çıkartan geleneklerimizden. Öyle ki rahatsız ediyor diye gelen şikâyetler üzerine Çankaya Belediyesi yasaklamış bile.
Günümüzde kaybolmaya yüz tutan bu geleneğimizde mahalle sakinlerinin şikâyetleri kadar davulcularında payı var. Geleneğimize göre davul sesine mâni ile eşlek etmek gerek. Oysaki şimdiki zaman davulcuları aynı ritim ile davullarına tokmağı geçirerek, kendileri de geçip gidiyorlar. Ne bir mâni, ne bir nükte, ne de bir nâra duymak imkânsız gibi bir şey. Hatta araba, motosiklet üstünde hızla geçip giden davulcular bile var.
Hafif esprili bir dille yazılmış mâniler, nükteler belki insanların
hoşuna gidecek ve bu şikâyetlerde azalacak. Böylece Ramazan Davulcusu
geleneğimiz bir müddet daha yaşamını sürdürebilecek.
Madem davulcuların büyük kısmı davulu öylesine çalıp,
geçip gidiyor. Eh o zaman bahşiş istemeye geldiklerinde de verilecek cevabımız
olsun. İyi de adamı terslesek, kapıyı açmasak hoş bir hareket olmayacak. Nasıl
bir cevap olmalı ki bizi de davulcu arkadaşı da rencide etmeden gereken mesajı
iletsin?
“Mâniye mani olan davulcuya verilecek en güzel mesaj
elbette yine mâni ile olur.” Dedim ve şunları yazdım;
Vurursun davula tok tok,
Belli ki karnın pek tok,
Bahşiş sana ne gerek,
Davulcunun manisi yok.
Vurursun tokmağı gelişi güzel,
Davulun sesi uzaktan güzel,
Sahura mani gerek,
Manili bahşiş daha güzel.
Davul ister mani,
İki söz etsen kâfi,
Bahşiş vermek isterim de,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder